28 Şubat 2012 Salı

İZ

Arka kapak yazısı;
Yakın çevremizde benzerlerini görebileceğimiz gerçeklikte bir baba-kız öyküsü... Babasına hayran Verda, hatta âşık. Biricik kahramanım diyor onun için. Ne var ki, yıllar önce annesiyle babasının boşanmasından sonra ayrı düşmüşler birbirlerine. Çatışmışlar, çelişmişler ama sevgileri içten içe hep sürmüş. Kariyerinde zirveye ulaşmış ünlü avukat Vedat Karacan'ın intiharıyla başlıyor öykü. Bu beklenmedik ölümün ardında yatan gizi çözmek Verda'ya düşmektedir. Geriye dönüp baktığında yüzleştiği keşke'leriyle, pişmanlıklarıyla ve içini kavuran devasa bir özlemle sürecektir babasının izini... 
Minicik çocuk ellerimi avucunun içine hapsettiğinde, yüreğim yüreğinde eriyordu babacığım. Parmaklarım büyüdü diye mi tutmuyorsun artık ellerimi? Keşke hep küçük kalsalardı... Ne oldu da ayrıldı ellerimiz baba? Hiçbir zaman soramadım bunu sana. Sormak istediğimde fırsat olmadı, fırsat olduğunda cesaretim... 
Soluk soluğa okuyacağınız, farklı bir Canan Tan romanı...

Haddinden fazla elimde kalmasına rağmen  yalın diliyle ve hayatın içinden anlatımıyla hoş, çabucak bitecek bir roman. Canan Tan ile Piraye kitabı sayesinde tanıştım dizi tadında bir anlatımı var diye düşündüm ardından Eroinle Dansı okudum ve Yüreğim Seni Çok Sevdi ile bu yazarı okumaya ara verdim çünkü Piraye ile Yüreğim Seni Çok Sevdi arasında nerdeyse bir fark bulamadım. İz'i alış nedenim ise içindeki baba-kız ilişkisi.. kayda değer satırlar vardı içinde tabi ben çok ara vererek okuyunca hikayeden koptum biraz ama yinede aklımda kalanlar oldu...

'ölüm herzaman bizimleydi,her zamanda bizimle olacak. İnsan varlığının ayrılmaz bir parçasıdır o.Çünkü ölüm sorusunun anahtarı, yaşam kapısının kilidini açar.'

'Gidiyorum. Bana veda edin kardeşlerim!
 Sizi selamlıyorum ve aranızdan ayrılıyorum.
 Buraya kapımın anahtarlarını bırakıyorum ve evimin bütün haklarından da vazgeçiyorum.
 Sizden yalnızca son bir iki söz istiyorum.
 Uzun zamandır komşuyuz ama verebileceğimden fazlasını aldım.
 Şimdi gün karardı ve karanlık köşemi aydınlatan lamba da söndü
 Çağrı geldi ve yolculuğa hazırım.'

' bedenlerin geride durduğu, ruhların sevgiyle beklediği, yalnızca fikirlerin sarmaş dolaş sevgili olduğu düşünsel aşklar...'

'..vakti dolmadan feraha kavuşamaz insan..'

benim aklımda kalanlar bunlar, okuyalım,okuyun,okusunlar :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder