29 Mart 2012 Perşembe

mutlu olmak için puantiye

  Hafta başından bu yana hastanelerde koşturuyorum haliyle oldukça stresli ve mutsuzum dışarıdaki güneş bile beni keyiflendirmiyor şu sıra :( bloğumuda ihmal ettim ama içimden bişey yazmak gelmedi sadece sevdiğim blogları okudum neşelenmek için, şimdide yaşadığıma dair sinyal vermek adına hazırlıyorum bu yazıyı.
Puantiyeleri kıyafet olarak pek sevmesemde evde kullandığım eşyalarda seviyorum o küçücük noktacıklar mutluluk katıyor sanki bana, işte birkaçı
 domuzcuk kumbaralarını hep sevmişimdir hele puantiyelisi daha şeker 

 bu fikri sevdim bende böyle bişi yapabilirim evimin duvarına 
 

 hepsi benim olsun :)




herkese sağlıklı günler,geceler dilerim

25 Mart 2012 Pazar

hediye yağmuru


sevgili yağmurun dünyası şahane bir çekiliş yapıyor yerinizde olsam kaçırmam :))
 kitaplar nefis filmlerse tadından yenmez..
 mutlaka uğrayın :)

23 Mart 2012 Cuma

MİM

sevgili Lilyum beni sessiz sedasız mimlemiş, kendisi bir hayal yolculuğuna çıkmış benide davet etmiş bende kendi turumla eşlik edeyim ona belki kesişir yollarımız bir yerde, gerçi o çook uzakları istiyor ama olsun aktarmalı biner uçağa havaalanında karşılaşırız :))
efendim gelelim benim yolculuğuma
 are you ready :))
ben hayallerimin ülkesine İTALYA'ya gidiyorum vee ilk durağım Roma


Colosseo, her bir taşına tek tek dokunuyorum içime işliyo tarih..

hızlıca San Pietro (St. Peter) Bazilikası'na uğrayıp soluğu aşk çeşmesinde alıyorum

sağ elimle tutuğum paramı sol omuzumun üzerinden çeşmeye atıyorum ve tekrar İtalya'da olmayı diliyorum:))

bu koşturmacada biraz nefeslenmek için oturuyorum ispanyol merdivenlerine geleni geçeni izliyorum fotoğraf çekiyorum bloğuma koymak için..
sonra ver elini floransa sanatçılar şehri,Michelangelo, Leonardo da Vinci, Dante, Machiavelli, Galileo ve Medici'lerin şehri..


 384 basamaklı Santa Maria del Fiore Katedralini görmeden geçemem

ve Michelangelo ile aralarında Galileo'nun da bulunduğu 274 kişinin mezarına ev sahipliği yapan Santa Croce Kilisesinde bu ünlü zat-ı muhteremlere saygılarım sununca , bu kadar hüzün yeter deyip Venedikte buluyorum kendimi

gondol sefasının tadını çıkarıyorum :)


son durağımda ünlü pisa kulesi,bu kule her yıl  milimetrenin onda yedisi kadar (100 yılda 7 cm) eğiliyormuş, bende şu meşhur pisa kulesi pozlarından verdim hani kuleyi düzeltmeye çalışırmış gibi görünenlerden :)) ama buraya koyamadım bi dahakine inşallah 
vakit eve dönüş vaktidir arkadaşlar :)

ben bu mimi hazırlarken çok eğlendim teşekkür ederim sevgili Lilyum. ben özellikle birilerini mimlemiyorum herkes yapsın bakalım ortaya neler çıkacak 

21 Mart 2012 Çarşamba

SARI SARI










Sarı renk bu sene benim favorim dolabımı sarılarla donatmalıyım :))
sizin renginiz nedir canlar,paylaşalım hadi :)

19 Mart 2012 Pazartesi

pazartesi sendromuyla nasıl başedilir





Çalışanlar pazartesi günleri büyük bir sendrom yaşıyor. Yapılan araştırmalara göre senelerdir iş hayatında başarılı olan kişilerde bile bu sendrom görülüyor. Herkesin kabusu haline gelen ‘Pazartesi Sendromu’ olarak tarif edilen iş günü stresini atmak artık çok kolay.
İçinizdeki negatif enerjiyi atıp vücudunuzda yeniden neşe kaynağı oluşturmanız için işte uzmanlardan 5 öneri!
1. Neşe kaynağı-Beslenme: Bol fındık, yulaf, doymamış yağlı ve asitli yiyecekler, neşe kaynağıdır. Örneğin; yağda sardalya ve yanında salata, susam yağına yatırılmış avokado, kendinizi iyi hissettirecektir.
2. Neşe kaynağı-Spor: Yarım saat boyunca yürümek depresyona karşı alınacak en iyi ilaçlardan biridir. Özellikle güneş ışınları vücutta beyne giden serotonin hormonlarının oluşmasını sağlar.
3. Neşe kaynağı-Davranış: Sizleri güldürecek bir şeyler okuyun veya seyredin. Sarı bir şey giyin veya büronuzdaki vazonuzun içine sarı çiçekler koyun.
4. Neşe kaynağı-İlaç: B vitaminleri alın. Bunlar sinirlerinizi yatıştırır ve depresyonu uzaklaştırır.
5. Neşe kaynağı-Düşünün: Bir kağıt alıp yaşama neden bağlı olduğunuzu ve neden yaşamak istediğinizi yazın. Bunu yaparken pozitif düşünmeyi ihmal etmeyin.

Evet arkadaşlar uzmanlar böyle demiş ama ben ne yaparsam yapayım asla bu sendromu aşamıyorum yapabilen varsa bana da yol göstersin please :)

18 Mart 2012 Pazar

siyahlı kadın


 Hafızalarımızda Harry Potter olarak yer eden büyüdüğüne ekranlarda şahit olduğumuz Daniel Radcliffe dev seriden sonra karşımıza siyahlı kadın ile çıktı. Bu filmde bir kitap uyarlaması susan hill'in kitabı.

Karısını oğlunun doğumunda kaybetmiş genç avukat Arthur Kipps (daniel) sahipleri ölmüş uğursuz bir malikanenin hukuki işlerini yapmak için bir kasabaya gider ve burda tüm kasabanın sakladığı bir sırra tanık olur. Siyahlı bir kadın,ölen çocuklar, bataklık ortasında korkunç bir ev, film bu kadar.Aaa birde filmin her sahnesinde şimdi asasını çıkaracak şimdi olacak diye bekledim :)) o kadar yapışmışki harry potter rolü üzerine keşke onu unutturacak kadar iddialı bir yapımda rol alsaydı diye düşünmeden edemedim..

15 Mart 2012 Perşembe

keyif

perşembe geceleri bizim evde ilginç bir durum olur, sevgili eşim Fatmagül'ün suçunun ne olduğunu anlamak için saat 8'de tv başına kurulur, perşembeleri misafirliğe gidilmez dışarıya çıkılmaz misafirde gelse sessiz sessiz Fatmagül izlenir :)) her hafta aramızda şu konuşma geçer

-hayatım sen yoksa Beren'e mi vurgunsun
-ne alakası var aşkım
-ne bileyim genelde kadınlar dizi için delirir ama bizde sen perşembeleri off konumundasın
-senin niyetin kötü, ben dizinin konusunu beğeniyorum

bu durum heralde sezon sonuna kadar gider ama ne diyebilirimki bende muhteşem yüzyılı Mehmet Günsur için izliyorum :DD

hal böyle oluncada bende netten yada sağdan soldan topladığım tariflerimi akşam çayının yanına yapıp kitabımı okuyorum :)

 kitap ayracım nasıl..

 bugün ki tarifimde lokumlu kurabiye, buda benim meraklı kızım oda tam bir kurabiye canavarı:)

atımı sürdüm bayıra gidiyorum survivora


yorumsuzdur :DD

14 Mart 2012 Çarşamba

13 Mart 2012 Salı

koş koş

Duyduk duymadık demeyin....sevgili Stildirektörü Pink Avenue aracılığıyla çekiliş yapıyor yetişen kazanıyor :))

tazelenme


önümüzdeki hafta işe başlayacağım için bu yıl bahar temizliğini biraz erkene aldım dün kitaplığımı toparladım kitaplarım evin heryerindeydi ama ne yazık ki 2 adet olan kitaplığım küçük geldi ve hepsini almadı sanırım ikea yolları yine gözüktü bana :)
kitap ayraçlarımıda kaldırmıştım yer sıkıntısından ama yeniden çıkarttım gözümün önünde olunca daha mutlu oluyorum, ayraçların yanındaki boya kalemleri ise sevgili eşimin çocukluğundan onlarda çok özel benim için :))

11 Mart 2012 Pazar

düşmek - kalkmak

Bebekler ilk adımlamaya başladıklarında düşe kalka doğru adım atmayı ,dengede kalmayı öğrenirler, o zamanlar bez bağlı popolarının üzerine düşen yaramazları seyretmek eğlenceli olurken, yaş ilerledikçe düşülen alanlar farklılık göstermeye başladıkça size dönük olan bakışlar değişir aslında düşende gülende aynı insanlardır fakat bu kez durumunuzdan haz alırlar bakışlarında sadece sevcenlik yoktur artık.. siz düştükçe mutlu, ayağa kalktıkça mutsuz olurlar. Hayat işte bu kadardır, başlangıçta herşey daha masumdur yıllar geçer ve her yıl bir olumsuz duygu ekler çoğu insana değişen nedir ki aslında... herkes hala o yeni adımlarını atan çocuktur içinde...

düştüğümüzde bizi kaldıracak sağlam dostluklarımızın olması dileğiyle..

8 Mart 2012 Perşembe

7 Mart 2012 Çarşamba

açlık oyunları başlasın..


Çok sevdiğim açlık oyunları üçlemesini okurken bunun mutlaka filmi yapılmalı diye düşünmüştüm sanırım birçok kişide aynı şeyi düşünmüş olacakki filmi 23 martta vizyona giriyor, genelde kitaptan uyarlanan senaryoları yavan buluyorum ama ısrarlada izliyorum belki bu kez olmuştur diye şimdide yine beni hayal kırıklığına uğratmamasını umarak 23 marta gün sayıyorum. eğer merak edenler varsa fragman için tık tık daha fazla görüntü içinse sizi buraya alayım

6 Mart 2012 Salı

bir tanecik daha olsa..:)




minicik bi kedicik daha istiyorum özelliklede son resimdeki british shorthair cinsini, tombik tombik  oluyolar çok güzell :) duy sessimi eyy sevgili eşim :)

5 Mart 2012 Pazartesi



Yeni bir hafta yeni bir kitap,hakkındaki yorumlar çok iyi ve ben daha fazla bekletmeden kitabın romantik kahramanlarıyla tanışmak istiyorum..  siz konusunu okuyun ben kendisini :)




MİLYONLARI BÜYÜLEYEN BİR EFSANE...

Eşsiz bir hikâye anlatımı… Unutulmaz karakterler… Zengin tarihi detaylar… İşte bunlar Diana Gabaldon’ın romanlarına damgasını vuran en büyük özellikler. Yayınlanır yayınlanmaz New York Times gazetesinin en çok satan kitaplar listesine hızlı bir giriş yapan Yabancı serisi, eleştirmenlerin büyük övgüsünü kazandı ve milyonlarca okuyucuyu etkisi altına aldı. Serinin başlangıç kitabı olan ve heyecanlı bir macera ile bir aşk hikâyesini başarıyla harmanlayan bu büyüleyici ve tutku dolu romanda iki olağanüstü karakterle tanışıyoruz; Claire Randall ve Jamie Fraser.

Sene 1945. Eski bir savaş hemşiresi olan Claire Randall, savaştan dönmüştür ve tekrar bir araya geldiği eşiyle ikinci bir balayına çıkar ve Salisbury Düzlüğü’nde bulunan tarihi taş çemberini ziyaret ederler. Bu taşlardan birine dokunan Claire birden kendini, savaş yüzünden yıkılmış ve gruplaşmış sınır baskınlarına maruz kalan İskoçya’da bir – yabancı – olarak bulur. Sene 1743’tür.

Anlayamadığı güçler tarafından zaman içinde geçmişe savrulan Claire, hayatı için tehdit oluşturabilecek mülk sahipleri ve casusların arasına düşmüştür. Cesur bir İskoç savaşçısı olan James Fraser, Claire’e öyle sınırsız bir aşk sunar ki, genç kadın sadakat ve tutku gibi iki duygunun arasında sıkışıp kalır. Farklı zamanlarda yaşayan ve hiç ortak özellikleri olmayan bu iki adam arasında bir seçim yapması gerekmektedir.

umut

Şartlar, bugünde gördüğün gibi değişebilir,hayatta değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir. Kaderin çarkı mutsuzluktan mutluluğa oradan tekrar mutsuzluğa döner durur.Herşey geçer gider, devran döner,hayat devam eder.
herkese iyi haftalar :)