Hafta sonunu hasta ve ağlamaklı geçirmiş biri olarak başladım bu haftaya henüz tam iyileşmedim sesim ergenlik dönemine giren erkek çocukları gibi çatlama eğiliminde hala :) Hasta olduğum zamanlarda bir ruhsal çöküntüde yaşıyorum ben canım bişey yapmak istemiyor o kadar ki yeni bir film izlemeye bile takatim olmuyor, bende seyrettiğim filmleri tekrar seyrederek kendime terapi yapıyorum.
İşte bu da o filmlerden biri Legends of the fall (ihtiras rüzgarları) Brad Pitt'i herzaman sevmişimdir her filmi iyidir bence ama en iyilerinden biri olan bu film 1994 yapımı dram,savaş türündedir. 19. yüzyılın son
demleri. Kızılderili savaşları gazisi hümanist Albay William Ludlow 3
erkek çocuğunu Montana kırlarındaki çiftliğinde, annesiz büyütür. 3 oğlundan en gözüpek ve maceracı olanı ise tabiki Brad Pitt yani Tristan'dır.
Kardeşlerden
birinin nişanlısı olan güzel Susannah kentten gelip hayatlarına
karıştığında, yepyeni bir enerjiyi beraberinde getirir. Baba, kardeşler
ve genç kadın arasında karmakarışık bir çekim vardır. Birinci Dünya
Savaşı patladığında, Ludlow’un genç erkekleri İngiliz soydaşlarının
yanında savaşmak için müthiş bir istek duyarlar. Babalarına rağmen
Avrupa’daki cepheye giderler. Burada Tristan, aslında kendi kendisiyle
olan savaşıyla yüzleşme fırsatı bulacaktır.
Jim Harrison’ın romanından uyarlanan, belki de bir döneme romantik bir ışık tuttuğu için batıda beğenilmiş bir melodram. Anthony Hopkins ve Brad Pitt’in rollerinin tam onlara göre biçilmiş olduğu, soluk kesici performanslarıyla kendisini belli ediyor.
İzlemeye değer..
çok geçmiş olsun :( ben de geçen hafta böyleydim,bak ben blogumda geçen hafta bir çay tarifi paylaşmıştım,bir dene istersen :)
YanıtlaSilhttp://fido-land.blogspot.com/2011/12/recovering.html
p.s. bi de cnm yorumlarda kelime doğrulamayı kaldırırsan daha çok yorum alabilirsin :)
teşekkürler:) tam olarak o çayı değil ama çok benzerini yapmıştım sende görünce birde kelime doğrulama olayını nasıl düzeltmeliyim :)
YanıtlaSilbu filme hastayım ya :))
YanıtlaSilhttp://moda-kulisi.blogspot.com/